
Sen benim en iyi dostumsun.Zeynep bir dağ köyünde oturuyordu. Hayvanları çok seviyordu, Kendine göre beslediği hayvanlarıyla ufak bir ağılı vardı. Hayvanı sevmek, aslında doğayı , insanı sevmek demekti.
Ondada hayvanlara karşı gözle görülür şekilde gözlerinden ırmak gibi akan bir sevgi vardı, okumamıştı ama çok akılıydı, bilmediği her şeyi öğrenmek için sorar ve uygulardı.
Dağ köyünden otuz yaşında otelde çalışmak için inmiş o zaman kasabayı görmüş.
O zaman hayatı tanımış beynindeki boşlukların her bölümünü hayatı öğrenerek doldurmak istidiğini söylüyor.
Bu keçiyi kendi elin de büyütmüştü diğer satığı hayvanlar gibi, keçinin doğduğu üç yıl olmuştu ama onun için daha dün gibiydi haksızlıktı onu satması, ama mecburdu onun için hayatında büyüttüğü her hayvan için satığı zaman bu duyguları yaşamıştı. Paraya ihtiyacı vardı. Bana anlatmaya başladı üzüntüsünü biraz da olsa azaltmak için……
”Anlatılamaz bir sevgidir, kalbinde yaşar insanın her biri ,onu anlatamasın ,söylemek istediğim çok şey var ona lara giderken buradan söyleyemediğim…..
anlamaz diye bakarsınız sizler ama benim kalbim konuşur onlarla…..
” Aklımdan çıkmayacak bu keçimde onsuz da bir yarın olacak, esen rüzgara yağan yağmura boş vereceğim. meleyen sesini , ormanda koşuşunu , hep sen orada diyerek bakacağım evin camından….” her zaman yaşarım bu anı, onlar buradadır etrafımda görürüm onları ”
Böyle zamanlar hayatımın en zor zamanları olduğunu düşünüyorum.
.Düşünün ki, karşınızdaki can, sizden medet umuyor bırakma beni diye…
Çünkü o güne kadar hep siz beslemişsiniz elinizle onu.
Hep okşamış, sevmiş kahroluyorsunuz bu bakışlar karşısında,
Zeynep”in sözleriyle ” onlar hep benimle yanımda, her zaman benimle evimin etrafımda olacaklar onları her zaman ben görebileceğim….” dedi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder